28 Nisan 2014 Pazartesi

Hollanda Gözlemlerim V.1

Artık bu yazılar nereye gidiyor bilmiyorum ama benim yazmam lazımdı sanırım bunları ...

İnsanoğlu’nun doğasında tembellik olduğu teorimi 2012 yılına kadar savunmuştum. Fakat bir dönem çalışmamaya bağlı tembellik= boşluk= amaçsızlık= hayata bağlanamama zinciri beni vurdu. Bu ne demekti? Tembellikten doğan boşluk ve hayatın amacını yitirmesinin aslında yıkıcı bir şey olması…

Fakat bu çekişmenin başka bir tarafı da vardı. O da sevdiğin şeyi ya da mesleği yapmak. O zaman daha motive, mücadeleci, hayat dolu ve yaratıcı oluyordum. İstediğini yapabilmek, özgürlük! Bundan güzel bir şey var mı? 

Son dönemlerde gözlemlerimden biri de şu; bi kitapta bir ülkenin zenginliğini ve medeniyetini mutfağınızdan anlayabilirsiniz gibi bir söz okumuştum. Yani ülke tarihinde karşılaştığınız ülke ve medeniyetlerle etkileşiminiz aslında sizin mutfağınızın ve yemeklerinizin çeşitliliğini gösteriyormuş. Vakti zamanında topraklarında güneşi batmayan İngiltere’ye bakın; sömürdüğü ülkelerden mutfak anlamında hiç nasiplenmemiş. Mutfakları da hiç gelişmemiş. Fakat bizim Osmanlı İmparatorluğumuz bütün Balkan, Kafkas, Çerkez, İran ve diğer komşu mutfaklarından etkilenmiştir. Bu aslında ast-üst ilişkisinin milletler arasında görülmediğinin güzel bir kanıtıdır ki bunu İngiliz tarihinde göremezsiniz.

Ben de bunun üzerine düşünürken aynı konudan farklı çıkarımlar yaptığımı anladım. Bakın bütün gelişmiş bütün ülkelere… Hangisinin mutfağı çok gelişmiş? Belki bir derece Akdeniz mutfağı lezzetli ve gelişmişti ama onlar da dibe vurdular sonunda.

Bir de şu İtalya ve İspanya konusu var. Bu adamların mutfağı neden bu kadar zengin biliyor musunuz? Alın yine size Türk ve Arap etkisi! O çok sevdiğiniz pizzanın aslında Türk istilasında pideden geldiğini biliyor musunuz? İspanya mutfağındaki Endülüs etkisini de unutmamak lazım… Bir de bu gözünü sevdiğim Akdeniz ülkelerinin toprakları verimli, haliyle yemekleri doğal olarak lezzetli…

Batı Avrupa’nın süpermarketlerini gezin o kadar çok ready-food var ki, 3-5 dakikada hazırlanacak, rahat pratik. Bir de bütün dünya mutfaklarını raflarda görebilirsiniz Uzak Doğu’sundan, Latin Amerika’sına… adamlar 2 saat boyunca yemek için uğraşıp bir saat yemekte sohbet edip sonrasında da ağırlaşıp ardına da bi içecek faslı yapmıyorlar bizim gibi… Zamanları üretmek, yaratıcılık, çalışmak ve zamanı iyi kullanmak için ayrılmış… Belki de onların bu derece AR&GE ve teknolojide gelişme sebepleri de bu. Karar verdim yemek için o kadar zaman ayırmıycam kardeşim :). MUTFAKTA DEVRİM BAŞLASIN!!

Uzakdoğu mutfağı, Akdeniz mutfağı, Latin Amerika mutfakları iyi mutfaklar, ülkelere bakın GELİŞMEMİŞ!!  Batı Avrupa, İskandinav, Amerika mutfağı çok kötü ama ülkelere bakın GELİŞMİŞ !!!

Bir süredir Hollanda’da olduğum için bu adamlar boş zamanlarında ne yapar, günlük hayatları nasıldır diye düşünürken buldum kendimi… Küçük yurt odamda televizyona bakmam bazı bulguları görmemi sağladı. Adamların en azından 7-8 kanalı İngilizce… bu durumda yolda 3 yaşındaki ufaklığın aynı anda annesi ile Dutch konuşup, annesinin iş arkadaşlarıyla İngilizce konuşmasına şaşırmamak lazım dimi? Kanalları çok uzun süredir dolaşıyorum, tek bir Dutch dizi göremezsiniz yemin ediyorum. Sadece ABD popüler dizileri ki onlar da İngilizce. Bir de bizim kanallara bakın, bence farkı göreceksiniz! Bırakın seyretmeyi isimlerini bile takip edemediğim dizi patlaması. Bir de dizilerin kamera arkasının magazin programları, kalan zaman? Saçma kadın programları (sağlık içeriklileri ayrı tutuyorum), küçük düşürücü yarışmalar vs.

Pekiii Dutchlar tatillerinde ne yapar? Adamların tek düşündüğü şey şehirden kaçma, seyahat, spor, doğa ve ailecek spor aktiviteleri… Günlük hayatta araba değil bisiklet kullanırlar.. Sağlıklı yaşarlar, uzun yaşarlar, fikir ve beden olarak dinç olurlar. Bizim milletimiz böyle tatil günlerinde ne yapar? Ramazan ve kurban bayramını düşünelim.  Annelerimiz saatlerce yemek hazırlar, dostları çağırır, büyük sofralar kurulur, mezesinden, ara sıcağından, ana yemekten tatlısına sofra hazırlanır. Bu bizim eğlence tanımımızdır. Aslında sanırım bu bütün Akdeniz ülkelerinin özelliği… RELAX MOOD ON …

Bir de tipik bir Hollandalı’nın genel profilini özet olarak geçeyim. Kızları artık hoş olamayacak derecede uzun ve yapılı… Kazulet yani.. makyajsız, pek moda anlayışı olmayan, kombin konusunda sınıfta kalan, müstehcen giyinmeye pek aldırmayan kişiler.. Pek de öyle olmuyor halbuki her açık seçik giyim çekici olmuyor ya da umursamazlık bunun nedeni olabilir. Erkeklerine gelince kesinlikle uzun burunlu kundura ayakkabı ve deri kahverengi tercih sebebi, kot pantolon, iyi bir kemer ile genelde mavi ve çeşitli tonlarında gömlek üzerine deri ceket tercihtir, saçlar yağlı briyantinli, arkaya doğru taranmış ve uçlara doğru kıvırcık sarı.. Genelde omuzdan asmalı postacı çantası. Onlar da çok uzun ve zayıf… Hobbit gibi yaşamışım bu ülkede :).

Bir de bu ırkın şöyle bir alışkanlığı var iki güneş gördüler mi saniyesinde şort tişört ve parmak arasına moduna geçebiliyorlar… O zaman bu hava sıcak mı lan deyip o terlikleri alıp suratlarına iki çakmak makbul de… Napsın garibanlar güneş gördükleri mi var? Acıyorum bunlara ya valla…

Adamların yaşam tarzı iki ilkeye bağlı “Law and Order” yani “Kurallar ve Düzen”. Bir de “Tolerans ve buna bağlı bireysellik”… Kurallar ve düzen adamın bütün hayatını oluşturuyor. Çıkın trafiğe kırmızıda geçmeye çalışın bakalım adamların bütün beyin hücreleri yanıyor ne yapacaklarını kesitremiyorlar. Hızlı olup analitik karar veremiyorlar afallıyorlar. Bizde? Kaos karmaşa yaşamamızın parçası, çabuk ve anı kurtaracak çözümler bulmak haliyle bizim bir parçamız oluyor… Sürprizlere açık… Onlarda? Sürprizlere yer yok… Hayatı kolaylaştırıyor mu? EVET! Sıkıcı mı? EVET! Ama insan hayatı ve değeri onlarda daha gelişmiş…Acı gerçekler bunlar. İkinci ilke “bireysellik ve tolerans”. Neymiş Hollanda bütün dünyada en hoşgörülü ülke… tabi hoşgörü / tolerans tanımına bakmak lazım önce. Anlayış şu: Kendi alanında olduğu sürece sen ne yaparsan beni ilgilendirmez, ben de ne yaparsam yapayım seni ilgilendirmez!” Hoşgörü tanımı Batı’da ne yazık ki böyle… Bizde ise kültürümüzün, gelenek ve göreneklerimizin ve hatta özünü iyi anladığımızda dinimizin temelinde sevgi var… Kucaklama, paylaşma, bütün olma ve kolektif yaşam var. Pekiii soruyorum hangisi iyi sevgili okurlar? İkisinin de sorunları var dimi?

Çocuklar? Onlar her yerde her şekilde tatlı canım :)… Keşke fırsatım olsa da siyah bonus, çekik gözlü, sarı evlat edinsem bir de işte benimki esmer :)… İsota söylediğimde pek iyi karşılamadı ama ne var canım bizim ne eksiğimiz var Mr. & Mrs. Smith’den :).

Ohh içimi döktüm bir rahatladım :). Şimdilik bu kadar, fakat Hollanda gezi notlarım çok yakında sevgili okurlarım…