23 Mart 2013 Cumartesi

Davraz Kayak Merkezi’nde- Şubat & Mart 2013

Bu kış bir heves bir anda kayak sporuna merak saldık. Bu işe başlamadan ekipmanlarınızın olması çok önemli ve biraz da adrenalin… Biraz pahalı bir spor olmasından mütevellit bir de “hadi sezonu kaçırmayalım bari” diyerek, apar topar Antalya’dan kayak kıyafetlerimizi ayıla bayıla aldık. İşin ilginç ve bence biraz da traji komik tarafı Isparta’da Davraz Kayak Merkezi bulunmasına rağmen bizim kayak kıyafetlerimizi Antalya gibi sıcakların yaz aylarında top yaptığı, kışlarının ise sonbahar ılımanlığında geçtiği bir yerden almamız. Ne yazık ki bu da Isparta’nın bir eksikliği, henüz kış sporları yerel piyasaya girememiş. Tabi taleple de alakalı bir durum. Fakat daha da can sıkıcı tarafını ve bu eksiklikler resminin diğer tarafını Davraz’a gitmeden yaptığımız araştırmalardan anladım. Davraz’ın öncelikle bir pazarlama sorunu var. Ben özelleştirme yanlısı bir insan değilim fakat telesiyej işletmesinin İl Özel İdaresinde bulunduğunu ve hatta 3. Telesiyej çalışmalarının hala bitmediğini öğrendikten sonra ‘hah tamam demek ki o yüzden!’ demeden edemedim.



Gitmeden önce bir araştırayım neymiş ne değilmiş derseniz, ne doğru düzgün bir site bulabiliyorsunuz ne de iyi bir otel internette… Hatta ben Isparta’ya yerleşmeden önce böyle bir kayak merkezinin burada olduğunu bile bilmiyordum. Eminim çoğu insan da bilmiyordur. Hatta gitmeden bir kahve içmek için dağ evlerinden birinin restoranına girip de bir çiftle aynı masada oturduk. Biz bu maceraya yeni başladığımız için hangi dağlar iyidir nerenin kayak pisti güzeldir bir fikrimiz yoktu. Fakat bu çift Uludağ’da da kayak yapmıştı ve buranın pistlerinin ve karının Uludağ’dan çok daha iyi olduğunu iddia ettiler. Biz onların yalancısıyız :).


Nerde kalmıştık. Antalya’dan kıyafetlerimizi aldık.Tabi gitmeden önce o heyecanla evde bir iki tur kıyafetlerimizi denedik, saçma sapan hayali kayak hareketleri yaptık :). Artık hazırız kayak için…

Eğer kıyafetleriniz ve kayak setiniz yoksa bütün her şeyi kayak merkezinden kiralayabiliyorsunuz. Sanırım 80-100 tl civarı tutuyor tüm ekipmanlar. Bir de telesiyej ücretleri var tabi. Biz onar kullanımlık aldık fakat gelecek sezon, tüm sezonluk almayı düşünüyoruz daha uygun olduğu için…. telesiyej fiyatları için güncel olmasa da zor zahmet bulduğum bir site önerebilirim http://www.davrazkayakmerkezi.org/Fiyat.aspx



Hafta sonu geldiğinde bizimki normalde işe gitmek için o kadar erken kalkmazken, sabahın köründe kalktı. Her şeyi itinayla hazırladı. Anladım ki bütün günümüz orada geçecek ki düşündüğüm gibi de oldu. Bir de benim kayak setim olmadığı için tüm gün kiraladık ya, sabahın köründen gidip güneş batana kadar kaymamız lazım ki hakkını verelim kayakların :) bu da yurdum insanı naappcannn :)

Davraz kayak merkezi Isparta’ya 30 km uzaklıkta aslında kış aylarında zamanınızı geçirebileceğiniz bir nimet. Kayak merkezinde genelde bütün kayak merkezlerinde olduğu gibi konaklama, yeme-içme pahalı. Fakat biz bu durumu yanımıza atıştırmalık birkaç şey alarak geçiştirdik. Ne de olsa amaç yeni bir şeyler öğrenmek ve biraz macera yaşamak.. Ama çok acıkırsanız Davraz’ın girişindeki köyde sucuk ekmek ayran uygun fiyata satılıyor.

Gider gitmez hemen gözlemlerinden bir iki not sevgili okurlarım :) Sanki kar ve beyaz örtü insanları çocuklaştırıyor. Yaşlı çocuk dağa gelen herkes çocuklar gibi şen ve eğleniyorlar. Yaşlı teyzelerim bile kartopu oynayıp kahkahalar atıyorlar, buzzz gibi soğukta ve tam ekipman olmadan tepeye çıkıyorlar. Sadece merkeze geldiğinizde bangır bangır ve durmaksızın çalan yabancı müzikler bana pek hoş gelmiyor. Arada bir olsun hiç olmasın demiyorum ama sanki dağın huzurunu kaçırıyor bu durum, masumiyetini bozuyor gibi beyaz örtünün… Tabi bu benim düşüncem, nitekim halinden çok memnun dans edenler de yok değil…


Hava şartlarından dolayı çok anlamlı ve öğretici olmasa da biraz da kazık yiyerek, 2 yarım gün kayak dersleri aldık. Aslında yalnız başına da öğrenilebilir ama biraz zaman alır tabi ki. Olay duruşta bitiyor aslında bütün vücudunu öne vermeniz ve bacaklarınızı tuvaletiniz gelmiş gibi diz kapaklarınızdan kırmanız :) ve bir de eğitmenimin dediği gibi karnınıza yumruk yemiş gibi durmanız :) gerekiyor. Tabi İsot'un sporcu bünyesi çok kolay kavradı olayı da, ben çam ağaçlarına sarıldım, elleri kolları kolbastı oynar gibi sağa sola attım, bol bol sağım solum morardı ve çok artistik düşüşler sergiledim eğitimlerde :D .

İlk hoca deneyimimizden sonra daha alıştırma yapma fırsatı bulamadan, İspanya- Madrid’e bir çalışma için gitmek zorunda kaldım ve İsot benim bulunmadığım 2 hafta sonu kendini geliştirdi. (Eminim telesiyejler açılmadan orda almıştır soluğu :)) Yurt dışından döndükten sonraki hafta, bir baktım İsot internetten kayak setini de almış, pistte vız vız arı gibi kayıyor.

Bana gelince ilk telesiyejden çıkıp da zirveden kendimi salmaya çalıştığımda açıkçası biraz korktum, Allaaamm bu pist nasıl bitecek diye. Bir de şunu öğrendim SEVGİLİDEN EĞİTMEN OLMAZ KARRDEŞŞİİİM!!! Toplamda 10 dakika süren pist alanı ilk denememde yaklaşık 2 saatimi aldı ama durmadan düşüyorum. Düştükçe sinir oluyorum. Her tarafım ıslandı, tuvaletini yapar gibi durmaktan belim kollarım ayaklarım ağrımaya başladı. Hele o boyumdan büyük kayaklar ve 5 kilo ağırlığında kayak botları yok mu bitirdi beni resmen. En sonunda aldım kayakları elime, aşağıya yürüyerek inmeye başladım inemiyorum da “kaldım dağlarda” diye kendime hayıflanıyorum… Gözler de anime karakterleri gibi yaşla doldu, dudaklar titriyor… Dokunsan nehir gibi gözyaşlarımı yanlara fışkırta fışkırta ağlıycam :) ehh bunda biraz sevgilinin üstüne gelmesinin de payı var tabi…  İsot da ne yapacağını bilemedi yafrum kızsa olmuyor, bağırsa olmuyor, şefkat gösterisi yapsa acıma bana der gibi bakıyorum çocuğa. Valla ben onun yerinde olsam bırakır giderdim kendimi:).Bir de etrafına bakıyorsun ufacık bebeler, koca göbekli amcalar yanından vızır vızır geçince kendi kendime “hay Allah bende mi bişi eksik” demeden edemiyorsun :). Tuhaf karmaşık duygular içinde aşağı inip bir ohhhh çektim. Sonra ilk denememizde tüm gün boyunca 4 kez inebildim, ilk denemem eziyete döndü biraz yani ama sonunda başardımmm…


Fakat daha sonraki haftalarda birazcık da kayağıma söz geçirip, vücuduma hakim olunca, anladım ki bu çoook zevkli bişiymiş. Gülü seven dikenine katlanır muhabbeti… bir de şunu belirtmemde fayda var sanırım. İsot kayak ve kar için ölür, çocuklar gibi sevinir. Hatta kar yağcak diye tüm gün pencereye yapışır kışları. Durum böyle olunca, gül o oluyor benim için sanırım. Hehe gülüm benim :) yalnız iyi ki yapmışız demeden geçemiyorum çünkü ben şimdiye kadar hiçbir spordan bu kadar zevk almadım. Bir dahA ki sezona artık snowboard diyorum…